Enerji Tasarrufu ve Yalıtımı

  • İklim Değişikliği Ve Sonuçları

    Gezegenimizin atmosferi tıpkı bir sera gibi çalışır. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının neredeyse yarıya yakını yeryüzünden yansır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da nitelendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. gazlar sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne gönderir. Bir battaniye işlevi gören sera gazları sayesinde yeryüzündeki ortalama sıcaklık, insanlar, hayvanlar ve bitkilerin hayatını sürdürmesine imkân verecek bir ısı düzeyini, 15°C’yi yakalar. Sera gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı -18°C civarında olurdu. Sera gazlarının bu doğal etkisi “sera gazı etkisi” olarak adlandırılır.

    Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya koydu.

    Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC’ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Ormansızlaşma da %17’lik bir paya sahiptir .

    Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak "kömür" karşımıza çıkar. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin %27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü %36 ile petrol, %20 ile doğalgaz takip eder . Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı CO2’yi atmosfere salar.

    İklim Değişikliğinin Türkiye’deki Etkileri

    Ülkemizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisidir. Akdeniz Havzası’nda gerçekleşecek 2°C’lik bir sıcaklık artışı, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde azalma, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık olarak etkilerini hissettirecektir.

    2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı da, Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın gelecek yıllarda 2,5°-4°C artacağını, artışın Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde 4°C’yi, iç bölgelerinde ise 5˚C’yi bulacağını öngörürken, Türkiye’nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını ortaya koyuyor. 

    İklim Değişikliği Eylem Planı, Türkiye’nin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme, bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz etkilerden önemli ölçüde etkileneceğini öngörüyor.

    İklim Değişikliğinin Sonuçları

     

    • Doğal afetler: Dünya genelinde yağmur/su kaynaklı afet sayısı günümüzde 1960lara göre 3 kat artış göstermiştir ve 60’000 in üzerinde insanın yaşamına mal olmaktadır. Kayıplar çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. Dünya nüfusun yaklaşık yarısı 60 km’lik kıyı şeridinde yaşamaktadır. Yükselen deniz seviyesi ve aşırı hava olayların sadece insan sağlığı üzerinde değil; binalar, hastaneler ve diğer yaşam desteği için gerekli yapıların da hasar görmesine sebep olmaktadır. İnsanların göçe zorlanması durumunda olumsuz etkinin daha ağırlaşması kaçınılmaz olur. Aşırı yağış ve sel felaketleri temiz su kaynaklarının da kirlenmesine ve hastalık kaynağı olmasına yol açar. Afetzedelere temiz ve güvenilir su sağlanamaz ise su kaynaklı hastalıklarda da ani bir artış görülerek afetin morbitide ve mortalitesini artırmaktadır. Su ile bulaşan parazitler ve ishalli hastalıklar özellikle bebek ve küçük çocuklarda ölüme sebebiyet vermektedir. Günümüz rakamları ile 5 yaş altında yılda 600’000 çocuk bu hastalıklardan kaybedilmektedir. Öngörülere göre 2090’lı yıllarda aşırı yağış ve sel hem coğrafik alanını genişletecek hem de afet sayısı 6 kat artacaktır. Sıcakların artması, yağış sıklığının değişmesi gıda üretimini de olumsuz etkilemektedir. Özellikle az gelişmiş ülkelerde temel gıda madde üretimi 2020 yılında %50 azalmasından endişe edilmektedir.
    • Hava Kirliliği: Şehirleşme ile ısıtma sistemleri, motorlu araçlardaki artış ve buna karşın yaya ve bisiklet yollarının azlığı veya yokluğu ile ortama kirleticiler salınmaktadır. Bitkilerin ortama saldığı polenler şehir içi veya rüzgar sayesinde uzak bölge kaynaklı olabilir. Ortama geçen CO2, NxO, PM, O3 ve SO2 gibi gazlar özellikle solunum ve dolaşım sistemi üzerinde etki göstermektedir. Akciğer enfeksiyonu, Kronik obstrüktif Akciğer hastalığı (KOAH), astım, alerjik rinit sıklığı artmaktadır. Şiddetli hava kirliliği ve aşırı sıcak ile ilişkili diğer bir etken orman yangınlarıdır. Yerleşim yerlerine yakın olmasa da duman rüzgar etkisi ile insanlarda (yangına uzak dahi olsalar) ciddi sağlık problemine sebep olmaktadır. Örneğin 2010 yılında Rusya Federasyonu’nda görülen orman yangınları sonucu sıcak ve duman etkilenmesinden 55’000 insan hayatını kaybettiği ve 15 milyar $ maddi hasar oluştuğu bildirilmektedir.

    • Enfeksiyon: İklim değişikliği özellikle su kaynaklı patojenlerin ve taşıyıcı vektörlerin dağılımı üzerinde etki göstermektedir. Sıcaklığın artması vektörlerin (sivrisinek, kum sineği, tatarcık, kene, karasinek gibi) yeni coğrafyalara dağılmasına ve yaşam döngülerinin artmasına sebep olmaktadır.

      Dünya genelinde sıtma hastalığı iklim değişikliği ile sıkı bir ilişki içerisinde olduğu gözlenmektedir. Anofel sivrisineklerinin taşıdığı parazit ile dünya genelinde halen yılda 800’000 insan hayatını kaybetmektedir. Kayıpların çoğunluğu Afrika kıtasında ve 5 yaş altı çocuklardır. Dengue hastalığı Aedes türü sivrisinek ile taşınmaktadır ve iklim değişikliği, uluslararası dolaşım ve şehirleşmenin sinerjik etki göstermesi ile 1960 ile 2010 yılları arasında sıklığını 30 kat artırmıştır. 60lı yıllarda 9 ülkede görülen hastalık 1995 yılı itibariyle 4 kıtaya yayılmış durumda. 2080 yılında Dengue hastalığı 2 milyar insanı tehdit edeceği düşünülmektedir.

    • Aşırı Sıcak Hava:  Sıcak ve aşırı sıcak havalarda hava kalitesinde de düşüklük görülmektedir. Sebebi sıcak etkisiyle kimyasal reaksiyonlar sonucu özellikle yer seviyesi ozon (O3) düzeyi ve PM10miktarı artmaktadır. Asfalttan çıkan gazlar ve egzoz gazları sıcakta örseleyici etkisini artırmaktadır.

      Hava kirliliğinin en önce ve en sık etkilediği sistem solunum sistemidir. Bunu dolaşım sistemi takip etmektedir. Partikül madde, atmosferde asılı bulunan katı partiküllerin ve sıvı damlacıkların bir karışımıdır. Havada mikroskobik düzeyde olan katı ve sıvı partiküller boylarına göre sınıflandırılabilmektedir. PM10 üzeri maddeler akciğerlerde bronşlara kadar ulaşabilirken, PM2,5 olanlar alveollere kadar ilerleyebilmektedir. Çapı 100 mikron altında olan maddeler (çok ince partiküller) ise membran dokuyu geçip dolaşıma dahi katılabilmektedir.  Akciğerlerin ne kadar derinine nüfuz ederse vücuttan atılması o kadar zorlaşmaktadır, sağlığa olan olumsuz etkisi artmaktadır.

    • Vektör Kaynaklı Hastalıklar: İklim değişikliğinin vektör dağılımı üzerinde etkisi vardır. Öngörülen sıcaklık artışlarına ilave olarak iklim değişikliği ayrıca yağmur yağışında, nemde, rüzgar örüntülerinde değişkenlikleri tetikleyecektir ve bu faktörler bir bütün olarak eklembacaklıların üremesine ve gelişmesine, dağılımına ve beslenme alışkanlıklarına etki edecek ve bunlar da sonuç olarak virüs replikasyonunu ve bulaşını etkileyebilecektir. Sıcaklık vektör dağılımını tek başına yönlendiren bir faktör değildir. Bir vektörün yayılması mevcut yerel vektörlerin yerini değiştirebilir veya ikame edebilir ve bu durum ise önceden endemik olan bir virüsün eliminasyonuyla sonuçlanabilir. Yağmur miktarları da farklı yönlere vektör dağılımına önemli derecede etki edebilir. Aşırı yağmurlar kuluçkadaki sivrisinek bulunan alanları temizlerken kuraklık dönemleri vektör nüfuslarının mevcut su birikintilerinde toplanmalarına neden olabilir. Yağmur yağışları virüs aktivitelerini artma veya azalma yönünde etkileyerek doğal bulaş döngülerinde yer alan duyarlı omurgalı konakçıların nüfus yoğunluklarını etkileyebilir. Aşırı şartlar altında (örneğin; kuraklık ve beraberinde gelen kıtlık) insanlar ve diğer omurgalılar potansiyel olarak hastalık insidansını artıran enfeksiyonlara karşı daha duyarlı olabilirler.

    İklim Değişikliği Ve Sonuçları
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.